bana bir masal anlat anne
Bana bir masal anlat anne!
Hüseyin olsun içinde.
Yanında ben olayım.
Bütün utancımı gömüp kumlara,
Siper edeyim şu canımı inen oklara.
Hüseyin olsun anne!
Bütün çaresizliğini gömsün benim bağrıma.
Bütün yalnızlığını damıtsın gönlüme…
Versin bana Ali Ekber’in acısını,
Ali Asgar’ın çığlığını,
Kasım’ın kana boyanan umutlarını versin bana.
Abbas’ın kesik kollarını saplasın sol yanıma.
Rugayye’nin susuz genzinde yaksın beni.
Zeyneb’in o sessiz feryadında sussun nefesim.
Bana bir masal anlat anne!
İçinde Kerbela olsun.
Bassın beni çatlayan bağrına.
Kana kana içsin beni.
Parçalasın bütün bedenimi.
Göz dikmesin yeter ki Hüseyin’in kanına.
Göz dikmesin Ali Ekber’in civanlığına.
Ali Asgar’ın körpeliğine,
Kasım’ın umutlarına gölge düşürmesin!
Abbas’ın kanatlarına göz dikmesin. Anne!
Bana, bana bir masal anlat anne!
Kuşları da tutsak almasınlar ne olur!
Koparıp almasınlar özgürlüğü kuşların kanadından!
Yeni kök salmış fidan gibi budasınlar da kolumu kanadımı,
Dokunmasınlar Abbas’ın kanatlarına!
Bana bir masal anlat anne!
Fırat olayım, coşkun dalgalar gibi.
Yanık yüreklere akayım mesela.
Taşısın beni kollarında Abbas.
Rugayye kana kana döksün beni ateşlere.
Yanık yüreklere bir sırat çizeyim su tadında.
Canlara çok görülen bir damlanın vebalini yükleneyim.
Susuzluğun resmini sileyim Kerbela semalarından.
Bana bir masal anlat anne!
Dediğin gibi gökten üç elma düşmesin gayrı!
Yeter ki kurtulayım bu ağır yükten.
Aşkımı vurmuşlarken kalleşçe,
Kanlar içinde mızraklarda çekilmişken göndere,
Sevdam inim inim inlerken sessizce,
Zeynep feryatlarda yükselirken göklere,
Bırak gökten bela yağsın üstüme!
Simsiyah bir utanç yıkılmışken kalbime.
Hüseyin’imin gözünde uzayan o yolda,
Bırak anne…
Bırak ölüm düşsün benim haneme!
Habib Mert
( HZ.ZEYNEP (SA) NUHESI/Baci Zeynep( s a
Bana bir masal anlat anne
kerbela olsun içinde